Datça
Datça yarımadası için Kelimeler yetersiz kalır sözü geçerlidir. Eski Datça ve Yeni Datça için bu tanımlama çok doğrudur ve Datça anlatılmaz, sadece yaşanılır.
Datça; Akdeniz ve Ege denizinin buluştuğu 235 kilometrelik sahil şeridi boyunca pırıl pırıl, masmavi, tertemiz, akvaryum niteliğinde koyları olan Datça yarımadası olarak adlandırılmış 52 irili ufaklı koya sahip Muğla ili sınırları içerisinde olan turizm beldesi niteliği olan bir yarımadadır.
Büyük yerleşim merkezleri ve sanayi tesisleri olmayan bu bakir turizm ve kültür beldesinde sanayileşme olmadığı için hem hava hem de deniz çok temizdir. İlçede pek çok mavi baraklı plajlar ve turistik tesisler bulunmakta olup, mavi bayrak olmayan yerlerden de rahatlıkla denize girilebilmektedir.
Datça yarımadası ilçe merkezinde ve yakın bölgelerdeki köylerde bulunan plajlar ve koyları ile tam bir akvaryum cennetidir. Tertemiz sularında ve mavi bayraklı koylarında denizin tadı bir başka çıkmaktadır. Ege ve Akdeniz’in birbirinden harika turistik beldelerinin tamamını gezenlerin bile Datçayı gelip de gördükten sonra burası ayrı bir cennet olgusunu kabul ettikleri bir tartışılmaz bir gerçektir.
Yolu Datçaya düşenlere kesinlikle Eski Datça olarak adlandırılan mahalleyi de gezmelerini öneririz Datçanın 3 mahallesinden en düzenlisi ve son yılların gözde mekanlarının yer aldığı bu şirin mahalle aynı zamanda son dönem usta şairlerimizden Can Yücel’e de uzun yıllar ev sahipliği yapmış olup, Can Yücel’in evi şairinin hayranları ve bölgeye gelen meraklı turistler tarafından ziyaret edilen başlıca mekanlar arasına girmiştir. Eski Datça adının kökeni ilk yerleşim yeri olması ve eski binaların yoğunlukta olmasından gelmektedir. Şimdilerde o yıkıntılar tek tek ayağa kaldırılmaktadır. Eski Datça evleri en fazla iki katlı olup bir sanat eseri niteliğindeki taş işçiliği ile yapılmıştır. Zaten yer yer dar sokaklara sahip olması neticesinde sokaklara dek taşan muhteşem çiçekli begonvil ağaçları ile bu evler tarif edilemez ancak gidip görülür ve yaşanılır şeklinde tanımlayabileceğimiz muhteşem bir görsel şölen sunmaktadırlar. Eski Datçada deniz kıyısı yoktur zira yarımadanın orta bölgesine denk gelen bir coğrafi konuma sahiptir. Fakat yukarıda saydığımız özellikleri ve son yıllarda özellikle bölge insanının da sahip çıkması ile deniz kıyısı olmamasına rağmen Eski Datça hızla kalkınmıştır. Bir gelenin hayran olup eşine dostuna ısrarla tavsiye etmesi neticesinde şık, konforlu ve kaliteli Eski Datça otelleri ve pansiyonları çok sayıda yerli ve yabancı turist ağırlayan tesisler olmuştur.
Yeni Datça ise Eski Datça sonrası yerleşim olan ve bölgedeki merkez sayılan İskele mahallesi ve civarı bölgeye verilen ad’dır. Bölge’ye ilk defa gelenlerin genellikle tercih ettikleri yer Yeni Datça olup merkez niteliği taşıdığından çevre köylere ve bölgelere aktarım buradan yapılmaktadır. Datça yarımadası her ne kadar Ege ve Akdeniz üzerinde sahilleri olan bir yarımada ise de bölgenin uç noktada olması ve bugüne dek çok az kişinin bölge hakkında bilgi sahibi olması neticesinde bakirliğini korumuştur. Yeni Datça kıyı olarak Akdeniz sahillerine bağlıdır. Yarım ada genelinde hesaplı otel fiyatları ile kaliteli konaklama imkanı sunan Datça otelleri ve pansiyonları hakkında tanıtımlar ve iletişim bilgileri sunacağımız paylaşımlar yapacağız.
Datça İklimi
Yarımadanın iklimi tipik Akdeniz iklimidir. Ekim aylarında bile rahatlıkla denize girilebilmektedir. >Datça yarımadası üzerinde yaklaşık 300 gün güneşli günler hakimdir. Bu duruma Datçalılar; “Datça da bir yaz biter, diğer yaz başlar.” der. Bu uygun iklim tatil yapmak isteyen yerli ve yabancı turistleri kendine çekmektedir. Ziyaret sonrası ise çoğunluk buranın artık sırf tatil bölgesi değil aynı zamanda yaşanılacak yer olduğu fikrine kapılır. Zaten Datça yerlileri de buna; ” Datça’ya gelen; ilk sene aşık olur gider, seneye tekrar gelir, ertesi sene yer alır yerleşir” diye en kısa ve öz şekilde bu durumu ifade etmekteler.
Datça Ulaşım
Tanrının sevdiği kullarını uzun ömürlü olmaları için gönderdiği rivayet edilen bu cennet beldemiz Datça yarımadası Muğla ili’ne bağlıdır. Coğrafi konumu nedeniyle biraz sapada ve Ege’nin uç kısımında kalması sonucu henüz yeni yeni keşfedilen bir tabiat harikası olup, tertemiz koyları ve denizi ile meşhurdur. Tabii ayrıca bu yöre ile özdeşleşmiş 3 b’si de meşhurdur ki bunlar; Datça balı, Datça bademi ve Datça balığı ‘dır. Bu cennet beldeye ulaşım için yani Datça ulaşım seçenekleri sayfamızda bilginize sunulmuştur.
Direk karayolu, deniz yolu ya da aktarmalı havayolu yolculuğu ile Datça’ya ulaşabilirsiniz. İstanbul ve Ankara’dan direk uçuşlar ile Datça’ya 160 km uzaklıktaki Dalaman havaalanına ulaşabilirsiniz. Dalaman havaalanından Marmaris’e kadar servis mevcut olup yolculuğunuzun geri kalanını Marmaris Datça arası saat başı kalkan minibüsler aracılığıyla tamamlayabilirsiniz. Datça Marmaris arası 65 km. olup virajlı yolları nedeni ile yaklaşık bir saatlik bir yolculuk gerektirmektedir. Bodrum havaalanına gelmek isteyenler için ise Bodrum’dan feribot servisi ile Datça’ya 2 saat içinde ulaşma imkanı bulunuyor ancak kesin hareket saatleri sezona ve aylara göre değiştiğinden daha önceden sefer saatlerini soruşturmanızı ve öğrenmenizi öneririz. Datça İzmir arası ise 330 km. ve 4 saatte karayolu ile İzmir’e ulaşım imkanı bulunmaktadır. Datça İstanbul arası ise otobüsler ile yaklaşık 14 saat sürmektedir. Karayolu dışında Rodos ve Sömbeki adalarından kalkan feribot ve deniz otobüsleri ile de Datça’ya ulaşmak mümkündür. Datça ilçesinin bazı il ve ilçelere göre karayolu uzaklıkları: Datça’dan karayolu uzaklığı ; Marmaris 70 Km, Köyceğiz 125 Km, Istanbul 790 Km, Dalaman 155 Km, Bodrum 240 Km, Ankara 825 Km, Muğla 125 Km, Fethiye 197 Km, Antalya 505 Km, Milas 185 Km, İzmir 345 Km’dir.
Datça Tarihi
Datça yarımadası tarihçesi ile zengin bir geçmişe sahip, Ege ve Akdeniz’in çevrelediği bir yarım adadır. Yarımada üzerindeki arkeolojik buluntuların tarihi ise M.Ö 2000’lere kadar dayanmaktadır. Bilinen ilk yerli halkın Karlar olduğu sanılmaktadır. Datça yarım adasında yaşanılan medeniyetler arasında en parlak dönemin Dorlar döneminde yaşanıldığı anlaşılmıştır. M.Ö. 1000’li yıllarda Trakya üzerinden güneye inerek Yunanistan üzerinden bölgeye gelip bugünkü Datça ilçesi merkezinin 1,5 kilometre kuzeydoğusunda bulunan Burgaz Mevkii’sinde Knidos’u kurmuşlardır. Knidos Dor uygarlığının merkezi olmuşsa da M.Ö. 546’da Lydia devletinden Persler’in egemenliğine geçmiştir. Oldukça fazla sayıda arkeolojik kalıntı barındıran Datça yarımadası, tarih boyunca önemli uygarlıklara da mekan olmuştur.
Datça yarımadasında bulunan arkeolojik kalıntılar arasında en önemlisi; Knidos antik kentidir. Ayrıca; Yarımada’da bulunan yakın döneme ait 28 kilise kalıntısı da bölgenin aynı zamanda mistik bir kökene sahip olduğunun en güçlü kanıtıdır. Datça’nın kısaca genel tarihini özetlersek; Datça önce Karya’lıların, sonrasında M.Ö. 1100 yılından itibaren de Dorların egemenliği altında kalmıştır. Knidos, Konum olarak deniz ticaretinde sağladığı kolaylık gibi nedenlerden ötürü M.Ö.4. yüzyılda yarımadanın uç noktasına bugünkü görkemli kalıntıların izlendiği yere taşınmıştır. Dorlar ve Romalılar yeni Knidos’a pek sayıda tapınaklar yapmışlardır. Geç Roma ve Erken Bizans döneminde ise bu tapınaklar yerlerini kiliselere bırakmıştır. Şehrin nüfusu 70 binlere ulaşmış ise de Bizans’ın son dönemlerinde bir yanda olan depremler ve bir diğer yandan lokasyonal savunmasız konumu nedeni ile açık olduğu korsan saldırıları ile güçsüz kalan kent sonunda tümüyle terk edilmiş ve sonucunda yarımada nüfusu binlere düşmüştür. Yarımada üzerindeki yerleşimler 13. yüzyılda Menteşoğulları Beyliği’ne bağlanmış olsa da 15.yüzyılda Osmanlığı İmparatorluğu sınırlarına katılarak Bugünkü Datça adını almıştır. Son Osmanlı Padişahlarından olan Sultan Reşat döneminde Datça Adı “Reşadiye “olarak değiştirilmiştir.Cumhuriyet’te ise tekrar “Datça” adı verilmiştir. 1047 yılında ise merkez bugünkü yeri olan İskele Mahallesine taşınmıştır.
Datça medeniyetleri arasında yarımadaya en parlak dönemini yaşatan Dorlar; Hexapolis Birliği altında altı şehir kurmuşlardır. Bu şehirlerden biri olan Knidos, Datça yarımadası üzerine kurulmuş olup birliğin merkezi olmuştur. Pers saldırılarına (M.Ö. 546) karşı koymak için Dorlar, Balıkaşıran denilen yerde kanal açarak yarımadayı ada yapmak istemişler. Ancak umulduğundan daha sert ve keskin çıkan kayalar, çalışanların el ve yüzlerınde yaralar açınca, tanrıların gazabına uğradıklarına inanarak vazgeçmişlerdir. Persler dostça karşılanmışlar. Perslerden sonra, Datça Yarımadası Atina’lıların, Roma’lıların ve 1282’de Germiyanoğulları’ndan Menteşe Bey’in yönetimine geçmiş olup 1390 yılında Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı İmparatorluğu’na katılmıştır. Sultan Reşad zamanında adı Reşadiye olarak değiştirilmiştir. Cumhuriyet döneminde Datça adı altında Muğla iline bağlı bir ilçe olmuştur.
5 günlük Datça hava durumu için ekli linki ziyaret edin.